MÜSNED-İ HANBEL

BABLAR    KONULAR    NUMARALAR

KARI KOCA

<< 2424 >>

3- Kocanın, Kansı üzerindeki Haklarının Önemi

 

1. Muaz b. Cebel

 

- - (-)

18088 (1)- Muaz b. Cebel der ki: Yemen'den döndüğüm zaman: "Ey Allah'ın Resulü! Orada birbirine secde eden adaMlar gördüm. Biz de sana secde edelim mi?" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Şayet birinin birine secde etmesini emredecek olsaydım üzerindeki haklardan dolayı kadının kocasına secde etmesini emrederdim'' buyurdu.

 

[Sahih]

 

 

 

18089 (2)- Muaz b. Cebel der ki: "Yemen'den döndüğüm zaman şöyle dedim: "Ey Allah'ın Resulü! Orada birbirine secde eden adamlar gördüm ... " Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını aktarır.

 

[Zayıf]

 

 

2. Abdullah b. Ebi Evfa

 

- - (-)

18090 (1)- Abdullah b. Ebi Evfa der ki: Muaz, Yemen'e (veya Şam'a) gittiğinde orada Hıristiyanların, patrik ve piskoposlarına secde ettiklerini gördü ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu şekildeki saygıyı daha fazla hakettiğini düşündü. Medine'ye döndüğünde: "Ey Allah'ın Resulü! Hıristiyanların patrik ve piskoposlarına secde ettiklerini gördüm ve senin bu şekildeki saygıyı daha fazla hakettiğini düşündüm" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buna şu karşılığı verdi: "Şayet birinin birine secde etmesini emredecek olsaydım üzerindeki hakkından dolayı kadının kocasına secde etmesini emrederdim. Kadını kocasının üzerindeki haklarını tamamıyla ifa etmedikçe Allah'ın haklarını da tamamıyla ifa edemez. Eğer kocası ilişki için onu çağırırsa, binek üstünde olsa dahi bundan geri durmamalıdır.''

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Ebu Davud, nikah 2/244 (2140), İbn Mace, nikah 1/595 (1853), Tirmizi, rada' 3/456 (1159, "hasen garib") ve Darimi, salat 1/406 (1464) rivayet ettiler. Hakim (2/187) sahih olduğunu söylemiş, Zehebi bu hükmünde onu onaylamıştır.

 

 

 

18091 (2)- Abdurrahman b. Ebi Leyla, babasından bildiriyor: "Muaz, Şam'a gittiğinde orada Hıristiyanların patrik ve piskoposlarına secde ettiklerini gördü ... " Sonrasında ravi, bir önceki hadisin aynısını aktarıp Muaz'dan naklen şöyle devam eder: Onlara: "Neden öyle bir şey yapıyorsunuz?" diye sorduğumda: "Bu, bizden önce Nebileri selamlama şeklidir" karşılığını verdiler. Ben de içimden: "Nebiimizi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu şekilde selamlaya biz daha layığız!" dedim. Döndüğümde bunu Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikrettiğimde: ''Kitaplarını tahrif ettikleri gibi Nebileri adına da yalan söylemişler! Allah bize onların selamından daha güzelini olan cennet ahalisinin selamlaşma şeklini verdi'' buyurdu.

 

[Hasen]

 

Diğer tahric: Hakim (4/172) rivayet etti.

 

 

3. Enes b. Malik

 

- - (-)

18092- Enes b. Malik der ki: Ensar'dan bir ailenin su taşımada kullandıkları bir develeri vardı. Ancak bir ara bu deve huysuzlaştı ve kimseyi sırtına almaz oldu. Bu aile Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geldi ve: "Su taşımada kullandığımız bir devemiz vardı. Ancak huysuzlaştı ve sırtına hiçbir şeyalmaz oldu. Bunun yüzünden ekinlerimiz ve hurmalarımız susuz kaldı" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kalkın gidelim'' buyurunca kalkıp bahçeye gittiler. Deve de bahçenin bir kenannda duruyordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) deveye doğru yürüyünce sahipleri: "Ey Allah'ın Resulü! Kuduz köpek gibi olmuş! Sana saldırmasından korkuyoruz" dediler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bana bir zararı dokunmaz'' karşılığını verdi. Deve Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görünce ona doğru gitti. Önüne gelince de secdeye kapandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) perçeminden tutunca deve daha önce hiç olmadığı kadar uysal davrandı. Bu şekilde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) deveyi çekip işe başlattı.

Ashabı: "Ey Allah'ın Resulü! Bu hayvan akılsız olmasına rağmen sana secde ediyor. Biz ise akıllıyız ve sana secde etmek daha çok bize düşer" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Bir insanın başka bir insana secde etmesi doğru değildir. Şayet bir insanın başka bir insana secde etmesi caiz olsaydı üzerindeki haklarından dolayı kadının kocasına secde etmesini emrederdim. Canım elimde olana yemin olsun ki şayet erkek başından ayaklarına kadar yara bere içinde olsa ve yaralarından irin aksa, kadın da diliyle bunu yalayıp temizlese yine de kocasının üzerindeki hakkını ödemiş olmaz.''

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Muhtare'de (1895) Diyau'l-Makdisı ve Ebu Nuaym, Delail'de (137) ;i;ayet ettiler.

25954 (l)'de tekrar edecektir.

 

 

4. Hz. Aişe

 

- - (-)

18093- Hz. Aişe bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Muhacir ve Ensar'dan bir toplulukla birlikteyken bir deve gelip ona secde etti. Ashabı: "Ey Allah'ın Resulü! Hayvanlar ve ağaçlar sana secde ediyor. Oysa sana secde bize daha çok yakışır" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu karşılığı verdi: ''Sadece Rabbinize kulluk edin ve din kardeşinize gereken saygıyı gösterin. Birinin diğerine secde etmesini etmedecek olsaydım kadının kocasına secde etmesini emrederdim. Bir adam karısına sarı dağdan siyah dağa, siyah dağdan da sarı dağa taş taşımasını emretse, kadına düşen bu emri yerine getirmektir. ''

 

[Hasen]

 

Diğer tahric: İbn Mace (1852) rivayet etti. Heysemi (7654) der ki: "Ben derim ki: İbn Mace farklı bir metinle bu hadisin bir kısmını_ı:ivayet etmiştir. Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup, ravilerden Ali b. Zeyd'in hadisi hasendir. Zayıf kabul edenler de olmuştur."

25825 (1)'de tekrar edecektir.

 

 

5. Muaz b. Cebel

 

- - (-)

18094- Aizullah b. Abdullah bildiriyor: Muaz b. Cebel Yemen'e geldiği zaman yanına Havlan kabilesinden on iki oğlu olan bir kadın geldi. Kocasını evde bırakmıştı ve oğullarından en küçüğünün bile sakalları çıkmıştı. Oğullarından ikisi kollarından tutmuş öyle getirmişlerdi. Kadın geldiğinde Muaz'a selam verdi ve: "Eyadam! Seni bize kim gönderdi?" diye sordu. Muaz: "Beni Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdi" karşılığını verdi. Kadın: "Seni Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mı gönderdi? O zaman sen Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elçisisin. Sorularıma cevap verrir misin?" deyince, Muaz: "İstediğini sorabilirsin" karşılığını verdi.

Kadın: "Bana kocanın karısının üzerindeki haklarını söyle" deyince, Muaz: "Kocan konusunda Allah'tan korkar ve elinden geldiği kadarıyla onu dinleyip itaat edersin" karşılığını verdi. Kadın: "Allah aşkına bana kocanın karısının üzerindeki haklarını söyle" deyince, Muaz: "Onun emirlerini dinleyip itaat etmeye ve kocan konusunda Allah'tan korkmaya razı olmadın mı?" diye sordu. Kadın: "Razıyım, ama bana kocanın karısının üzerindeki haklarını söyle. Zira bu çocukların yaşlı olan babalarını evde bırakıp geldim" karşılığını verince, Muaz şöyle dedi: "Muaz'ın canı elinde olana yemin olsun ki şayet şimdi eve dönünce kocanın etlerinin cüzzamdan eridiğini, burnundan irin ve kanların aktığını görsen, bu irinIeri ağzına alsan dahi kocanın üzerindeki haklarını ifa etmiş olmazsın."

 

[Hasen]

 

Heysemi (7642) der ki: "Hadisi Ahmed ve Taberani, Abdülhamıd b. Behram kanalıyla Şehr'den rivayet etmişlerdir. Her ikisinde de zayıflık bulunmaktadır. Güvenilir kabul edenler de olmuştur."